ORTA ASYA İNSANI’nın inancına göre GÜNEŞ TANRISI, yalkınlarını yeryüzüne YILAN şeklinde gönderir. O yüzden YILAN, kutsaldır.
Aşağıdaki TAKDİS MERASİMİ resminde anlatıldığı gibi, BOĞA sıfatını alan YILAN’la, UYULAN arasında bir ilişki vardır.
GÖK’ten yere inmiş olan KÜN ve eşi AY, BUĞ’u YILAN ile takdis ederler. Çünkü YILAN, BU-OĞ-A (BOĞA) sıfatını taşımaktadır. BU (BUĞ- han, kral, yüce kişi) , OĞ ( güneş, kutsal, şeref) A (artikel)… hepsini birlikte tercüme edersek YÜCE GÜNEŞ olur ki, YÜCE TANRI demektir. TANRI’nın KUDRET’i, GÖK’ten YER’e döne döne iner, bu da kıvrılan YILAN kavramı ile verilmiştir. . Resmde HALAY çeker gibi elele tutuşmuş YEDİ KİŞİ hareketleri ile YILAN’ı sembolize ederler. YILAN’ın kuyruğu ile BUĞ’a değiyor olması da ayrı bir mânâ taşır.
GÖK’ten YERYÜZÜ’ne inen YALKINLAR; ışık, ısı, iyilik, rahmet, ve berekettir. GÜNEŞ’in ışınları da , ATEŞ’ten çıkan dalgalar da YILAN gibi kıvrılarak etrafa yayılır. Bu yüzden YILAN, hem ATEŞ’in, hem ocağın, hem de AİLE’nin koruyucusu sayılır.
İSLAM’da YILAN, ÂDEM ile HAVVA’yı kandıran ve onların CENNET’ten kovulmasına sebeb olan varlıktır. ŞEYTAN’ın sembolüdür. Başı ezilmesi gereken bir yaratıktır.
Bu anlayış Müslüman olan TÜRKLER’i etkilemesine rağmen, YILAN KÜLTÜ çeşitli şekillerde ANADOLU’da varlığını sürdürür. ORTA ASYA’dan ANADOLU’ya göç etmiş olan HACI BEKTAŞ, TAŞ’a biner ve YILAN’ı kamçı olarak kullanır, TAŞ’ı yürütür. Burada TAŞ, BEDEN’dir, YILAN ise NEFS’tir.