23 Eylül 2010 Perşembe

İskitler'in (Sakalar'ın) Son Dönemleri

Altın broş, Hermitaj Müzesi (Jettmar 1964, s.185)

Urartu Krallığı'nın İÖ 6. yüzyılın başlarında yıkılmasından sonra İskitler Filistin sahili boyunca Mısır sınırlarına kadar hızlı bir yağma seferi yapmışlardır. İskitlerin gelişini haber alan Mısır Kralı Psammetikos, onları karşılamış ve çeşitli hediyelerle daha fazla ilerlememelerini sağlamıştır. Bunun üzerine İskitler geri dönmüşlerdir. Ancak geriye doğru dönüş yolunda bir grup İskitli, Suriye'deki Askalon şehrini tahrip etmiş ve tanrıça Aphrodite tapınağını yağmalamıştır. Mısır'da Doğu Delta'da yer alan Tell Defenneh/Tahpanhes yerleşmesinde ele geçirilen İskit tipi okucu ve demir hançer İskitler'in Mısır seferinin arkeolojik kanıtları olarak kabul edilmektedir. İskitler, hastalık, sıcak ve uzun bir yol katetmelerinden dolayı yorgun bir şekilde Medya'ya dönmüşlerdir. Kral Madyes ve diğer İskit liderleri Kyaxares tarafından, belki de bu seferi kutlamak bahanesiyle bir şölene davet edilmişler ve sarhos edilerek öldürülmüşlerdir. Bu olay İskitler'in Önasya'daki 28 yıllık egemenliklerinin, yani politik-askeri güçlerinin sonu olmuştur. Kralları Madyes'in ölümü üzerine lidersiz kalan İskitler kendi yurtlarına, Güney Rusya'ya geri dönmüşlerdir. Herodotos İskitler'in Önasya'daki bu 28 yıllık egemenlikleri sırasında kötü bir şöhret kazanmış olduklarını, ayrıca İskitler'in kendi ülkelerine geri döndüklerinde, Medya seferinde kendileriyle beraber gelmeyen kölelerinin ve karılarının oğullarından oluşan bir ordunun direnişiyle karşılaştıklarını bildirmektedir. Bunlar büyük olasılıkla İÖ 8. yüzyılda Kimmerli yerli halkın arasına yerleşen ve güneye Önasya'ya ilerlemeyen İskitler'in torunları olmalıdırlar.


Altın broş, Hermitaj Müzesi (Jettmar 1964, s.188)
İÖ 6. yüzyılın başlarında Önasya'dan Güney Rusya'ya gelen İskitler, Orta Kuban bölgesinin güneyini ele geçirerek yerleşmişlerdir. İskitlerin kuzeybatı Kafkasya'ya gelişiyle İskit ve Kuzey Kafkasya tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Bölgenin Novocherkask tipindeki kalıntılarının yerini artık Önasya'daki kazanımlarla değişen ve bu nedenle kozmopolit bir özellik kazanmış olan Yeni İskit Kültürü almıştır. Kuban bölgesine yerleşen İskitler'e ait en önemli arkeolojik kalıntılar Kelermes (İÖ 7-6. yüzyıllar) ve Kostromskaya (İÖ 7-5. yüzyıllar) kurganlarıdır. Bu kurganlardan Urartu, Assur, Grek kökenli eşyaların yanısıra step hayvan stilinde bezenmiş değerli eşyalar bulunmuştur. Kuban bölgesindeki bu kral ve soylu mezarlarında ele geçen buluntular üzerindeki bezemeler bölgeye güneyden gelen yabancı kültürel elemanlardır. Ayrıca söz konusu eşyaların büyük bir bölümü de Assur ve Urartu atölyelerinin ürünü olup bunlar İran'da bulundukları sırada İskit yüksek sınıfı tarafından elde edilerek Karadeniz'in kuzeyindeki steplere beraberlerinde getirmişlerdir.

Kostromskaya kurganlarından birinin kesiti ve durum planı (Sulimirski/Taylor 1991, Fig.31)
İÖ 6. yüzyılın sonlarına doğru Akhamenid kralı, Büyük Darius'un İskitler üzerine yapmış olduğu sefer, İskit tarihinin önemli olaylarından birini oluşturur. Herodotos'ta detaylı olarak anlatılan bu sefer Tabula Capitolina olarak bilinen Grek yazıtı ışığında İÖ 514/513 yıllarına tarihlenir. Bir grup araştırmacı Büyük Darius'a ait Bisitun Yazıtı'nda belirtilen sivri uçlu miğfer giyen İskitler'e karşı yapılan sefer ile Herodotos'ta bahsedilen İskitya Seferi'nin aynı sefer olduğunu kabul ederler. Diğer bir grup bilimadamı ise, bu iki kaynakta anlatılan seferlerin birbirinden ayrı olduğu, farklı tarihlerde ve farklı bölgelerdeki İskitler üzerine yapıldığı görüşündedir. A.S. Shahbazi tarafından yapılan bu konudaki bir çalışmada, bu iki ayrı görüş ayrıntılı olarak ele alınmış ve sonuçta ikinci görüşün doğruluğu desteklenmiştir. Buna göre; 1. İskit Seferi Büyük Darius'un Bisitun Yazıtı'nda Aral-Hazar steplerinde yaşayan Doğu İskitler üzerinde yapılmıştır. 2. İskit Seferi'nin ise, Herodotos'un bildirdiği İskitya seferi olduğu ileri sürülmektedir. Bu sefer İÖ 514-512'de İstanbul Boğazı ve Tuna üzerinden Karadeniz'in kuzey sahilindeki İskitler üzerine yapılmıştır. Büyük Darius ilk seferinde, İran'ı tehdit eden İskitler'i yenilgiye uğratarak ülkesinin kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamıştır. İkinci İskit seferinde ise, İskitler'in başarılı savaş taktikleri nedeniyle Tuna Nehri'ne geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Altın aplik, Hermitaj Müzesi (Jettmar 1964, s.187)
Altın aplik, Kelermes kurganı (Jettmar 1964, s.27)

Tunç aplik, Hermitaj Müzesi (Jettmar 1964, s.73)

Büyük Darius'a karşı başarı ile savaşan ve hala güçlü oldukları anlaşılan İskitler'in, Grek kolonistleri ve diğer yerli halklarla aralarındaki iyi ilişkiler bu dönemde Karadeniz'in kuzeyindeki steplere Kuzey Kafkaslar'dan ve Doğu Avrasya steplerinden yeni göçebe grupların gelmesi ile bozulmuştur. Grekler, atlı savaşçılar olan bu yeni grupları da farklı kültüre sahip olmalarına rağmen "İskitler" olarak tanımlamışlardır. Göç eden bu gruplar bölgede karışıklıklara ve huzursuzluklara neden olmuştur. Grek kolonistleriyle İskit yüksek sınıfı arasındaki yakın ilişki karşılıklı kültürel etkileşimi arttırmış, sosyal yaşamda ve sanat eserleri üzerinde Grek etkileri belirginleşmiştir. Dinyeper Nehri havzasında çok sayıdaki kurganlardan oluşmuş olan büyük nekropoller nedeniyle, İskitler'in İÖ 4. yüzyılda kısa süreli de olsa parlak bir dönem yaşmış oldukları düşünülmektedir. Bu nekropollerden en önemlileri Oguz, Certomlyk, Solocha ve Gajmanova Mogila'dır. Bu dönemde İskitler'in kralı Ataes'tır. Cesur bir savaşçı olarak da bilinen Kral Ateas İskitler'in batı sınırını genişletmeye çalışmış, özellikle Makedonya kralı II. Philip ile Tuna Nehri havzasında uzun süreli savaşlar yapmış ve İÖ 339 yılında bir savaş sırasında ölmüştür. İÖ 331'de II. Philip'in oğlu Büyük İskender'in komutanlarından Zopyrion Trakya'ya kadar ilerlemiş olan İskitler'e saldırmıştır. Geri çekilen İskitler'i Olbia'ya kadar kovalayan ve kenti ele geçiremeyen Zopyrion ve ordusu geri dönüş yolunda İskitler tarafından yok edilmiştir. İskitler'in özellikle Grekler'le olan kültürel etkileşimleri sonucunda toplum yaşamındaki değişim geleneksel göçebe sosyal sistemini bozmuş ve bunun sonucunda İskitler, politik ve askeri açıdan zayıflamışlardır. İçten zayıflayan İskitler'e son darbe Sarmatlar'dan gelmiştir. İÖ 300 civarında yine bir Avrasya atlı savaşçı ulusu olan Sarmatlar'ın etkisi ile İskitler önce Kırım yarımadasına çekilmişler, daha batıdakiler ise güneye doğru inerek daha çok Tuna vadisine yayılmışlardır. İÖ 250'den sonra bütün Karadeniz steplerine Sarmatlar egemen olmuşlardır. İÖ 250 civarında İskiler'in tarih sahnesinden çekilmesinden sonra küçük bir grup İskitli komşuları olan Sarmat, Trak, Galat kabilelerine ve Pontus Kralı Mithridates'e karşı mücadele etmişlerdir. İS 2. yüzyıla kadar zayıf da olsa varlıklarını sürdüren İskitler, bu dönemde Güney Avrupa'ya doğru ilerleyen Gotlar tarafından ortadan kaldırılmışlardır.

Altın tarak, Solocha kurganı (Jettmar 1964, s.25)
İskitler'in kökenleri hakkında günümüzde hala bir görüş birliğine varılamamıştır. W.M. McGovern, T. Sulimirski ve I.M. Diakonof gibi araştırmacılar İskitler'in İran kökenli yani Hind-Avrupa'lı bir toplum olduklarını ileri sürmektedirler. V.J. Murzin İran kökenli bir dil konuştuğunu iddia ettiği İskitler'in, Karadeniz'in kuzeyindeki steplerde farklı soylar ve ulusları birleştirerek güçlü bir birlik oluşturmuş olduklarını düşünmektedir. M.T. Tarhan ise, Kimmerler'in Proto-Türkler olarak tanımlanan Ural-Altay kökenli göçebelerin batı kolunu oluşturduklarını, İÖ 8. ve 7. yüzyıllardaki Kimmer-İskit sanatının ve eserlerinin birbirinden ayırt etmenin imkansız olduğunu, İskitler'in de bu yakınlıklar ve kültür beraberliğinden dolayı erken Türk topluluklarından biri olduğunu belirtmiştir.

Kaynak:
Doç. Dr. Şevket DÖNMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder